Suriye’de katliam devam ediyor. Muhalif ayaklanmanın başladığı Mart 2011’den bu yana birçok kez toplu infaz gerçekleştiren rejime bağlı güçler, yeni bir katliama daha imza attı. Muhalifler, ölü sayısının en az 440 olduğunu belirtti. Esed birliklerinin, girdiği Dereya kasabasında ev ev baskınlar düzenleyerek sivilleri infaz ettiği kaydedildi. Suriye resmî haber ajansı katliamı , “Kahraman silahlı kuvvetlerimiz Dereya’yı silahlı teröristlerden temizledi” sözleriyle duyurdu. Sosyal paylaşım sitelerine yüklenen bir videoda da, Deraya’nın Ebu Süleyman el-Darani Camii’nde yan yana yatan onlarca ceset görüldü. İç savaşın bilançosu ise gittikçe ağırlaşıyor. Ölü sayısı resmî rakamlara göre 30 bini aştı. Mülteci sayısı ise 80 bini geçti.
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in: “Suriye’deki şiddet olayların arkasındaki en büyük aktörün A.B.D. olduğunu, diğerlerinin de A.B.D. ’ye alet olduğunu” söylemesi Suriye’deki Nusayrî azınlığın Sunnî çoğunluğa 40 yıldır yaptığı zulmü açıklamaz ve bu durum, siyasî çıkarlara kurban giden Müslüman halkın kanını helal kılmaz. Zalim kim olursa olsun zulmün haklı bir mazereti olamaz!
Bu arada son günlerde A.B.D. ve Türkiye arasındaki yoğun trafik dikkatleri çekiyor. Washington Ankara’yı mesken tuttu.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçen ay İstanbul’a gelerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü.
Bu ziyaretin hemen ardından Türkiye’ye gelen CIA Başkanı Org. David Petraeus’un İstanbul’da temaslarını tamamlamasından sonra, bu defa da A.B.D. Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat Müsteşarı David Cohen’in Türkiye’ye geldiği ortaya çıktı. Cohen, Ankara ve İstanbul’da, PKK, Suriye ve İran eksenli görüşmeler yaparak, Şam ve Tahran Yönetimi’ne baskının artırılmasını istedi. Cohen’in Türkiye temaslarındaki üç ana gündemini PKK ile ortak mücadele, İran’ı nükleer programı ve Esed Rejimi’ne yönelik alınacak tedbirler oluşturdu.
Türkiye ile A.B.D. arasındaki üst düzey ziyaret trafiği bununla da kalmadı. A.B.D. Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in daveti üzerine 16 Eylül Pazar günü Ankara’ya geldi.
Martin Dempsey daha önceleri, Suriye’ye askerî müdahale tartışmalarını gerçekçi bulmadığını söyleyerek dikkat çekmişti. Dempsey, A.B.D. Başkanı Barack Obama’nın Suriye politikasını eleştirmiş ve Suriye’ye yönelik olası bir askerî harekât ile ilgili politikada, Washington hükümetinin hatalı davrandığını ifade etmişti.
Bu ziyaretlerin hemen ardından Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Bill Burns (Bil Börns), bölge turu çerçevesinde Ankara’ya geliyor. Amerikalı diplomatın gündeminde de yine Suriye var! Amerikalı diplomat görüşmelerinde, Suriye konusundaki uluslararası eş güdüm çabalarının artırılması ele alınacak. Ayrıca Amerikan Dışişleri Bakanlığı nüfus, mülteciler ve göçten sorumlu Müsteşar Yardımcısı Anne Richard da İstanbul, Adana ve Ankara’da temaslarda bulunacak.
Bu hareketliliğe rağmen Suriye’ye dış müdahale yapılmamasının başlıca nedeni A.B.D.’nin Kasım ayındaki başkanlık seçimleri olsa gerek! Amerika seçimlere dek yalnız Suriye değil, İsrail-İran işi de dâhil olmak üzere hiçbir askerî taahhütte gitmek istemiyor.
Peki, ya seçimden sonra? A.B.D.’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, geçenlerde; seçim sonrasında Suriye siyasetinin değişeceğini sanmadığını söylemişti. Oysa Ankara’daki kanı bunun tersi; Kasım’daki seçimlerden sonra A.B.D.’nin Suriye siyasetinin çok daha aktif olacağına neredeyse tam bir inanç mevcut. Ve Türkiye’ye ard arda yapılan bu ziyaretler Türkiye’nin de bu planın içerisinde aktif rol alacağını gösteriyor.
Londra merkezli Eş Şarkül Avsat Gazetesi’nde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’ın bir alevi devleti kurmaya hazırlandığını iddia edildi. İddiaya göre, muhaliflerin saldırıları ve uluslararası baskı karşısında sıkışan Esed, bir ‘B planı’ hazırladı. Güvenlik güçlerinin Akdeniz kıyısındaki kentlere, Humus, Hula, El Haffe ve Tiremise’ye yönelik saldırıların planın bir parçası olduğu ve Esed yönetiminin amacının Sunni nüfusu göç ettirip, Alevi nüfusu genişleterek bölgedeki demografik yapıyı değiştirmek olduğu öne sürüldü.
Gazetede yer alan iddiaya göre, alevi devletinin başkentinin Lazikiye olması planlanıyor.
Uzmanlar kurulacak bir alevi devletinin Kürt devleti kurulmasına zemin hazırlayacağını ve bunun haritanın yeniden çizilmesi anlamına geleceğini belirtiyor. A.B.D. liderliğindeki batılı ülkelerin bu plana karşı çıkmadığı, zayıf ve parçalı bir Ortadoğu’nun İsrail’in lehine olduğu vurgulanıyor.
Suriye’de alevi devleti kurulması bir ilk değil. Alevi devleti ülkenin 1923’te Fransız mandasına geçmesiyle de gündeme gelmişti. Fransızların 1930 yılında kurdurduğu Lazikiye Sancağı adındaki devlet 1936’da Suriye’ye katılmıştı.
Beşşar Esed ve isyanı bastırmada başarılı olsa ya da ‘B Planı’ olan Alevî Devleti’ni kursa da tarihe ZALİM olarak geçmekten ve Allah’a ve halkına hesap vermekten kurtulamayacaktır.