En lüks hayatlar, en yüksek binalar, göz kamaştıran ortamlar… Allah’ı, yaratılış gayesini ve dünya Müslümanlarının halini unutan, şu fani dünyada cenneti yaşamaya çalışan ülke: Suudi Arabistan.
Sefahatin zirvesinde, en lüks binalarda, en şatafatlı sofralarda ezan-ı Muhammedî’yi bekleyen; yıkılan evlere, parçalanan bedenlere, açlıktan ölen bebeklere gözlerini kapatmış, annelerin ve çocukların feryatlarına kulaklarını tıkamış, kalbindeki vicdanı söküp yerine lüks ve konforun gölgesinde altın varaklı eşyaları doldurmuş zavallı Müslümanlar! Ortadoğu’da ABD’nin arzularını yerine getiren Suudi Arabistan, bütçesinin çoğunu yüksek binalar yapmaya ayıran Birleşik Arap Emirlikleri, petrol üstünde yüzen Kuveyt, Bahreyn, Brunei ve diğerleri… Kıyamet gününde açlıktan ölen bebeklerin, yetimlerin ve “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuran Nebi'nin yüzüne nasıl bakacaklar? Allah’ı ve Müslümanları unutanlar kıyamet günü hangi köşede unutulacaklar?
Dünya Müslümanları mübarek Ramazan Ayını karşıladı. Geçtiğimiz sene Ramazan Ayını yasaklarla karşılamış ve camide fotoğraf/video çekip paylaşmak yasaklanmış, itikafa girenler gözetlenmiş, itikafa girmeden önce kimlik sorulmuş ve Suudi Arabistan vatandaşı olmayanlar için kefil gerekliliği getirilmişti. Camilere çocukların girmesinin yasak olduğu genelgede iftar yemeklerinin ve bağış toplama işleminin cami içinde icra edilmesi yasaklanarak cami avlularının belirlenen bölgelerinde yapılması kararlaştırılmıştı. Suudi Arabistan bu sene de Ramazan’ı yasaklarla karşıladı. Veliaht Prens Selman’ın yayınladığı genelgeye göre:
Ülke genelinde şehirlerde ve sokaklarda duyulan ezan sesi hoparlörlerden 3’te 1’e düşürüldü.
Ramazan Ayı boyunca camilerin etrafında geleneksel olarak kurulan iftar etkinlikleri artık düzenlenmeyecek.
İftar ve sahur için yapılacak etkinlikler, toplantılar ve bu tarz etkinlikler için bir araya gelinmeyecek.
Teravih namazları uzatılmadan rekât sayısınca kılınıp cemaat dağıtılacak. Araya Kur’an-ı Kerim okunması ve her selam sonrası namaz uzatılması koyulmayacak.
Kur’an-ı Kerim okutulunca cami dışına hoparlörden ses verilmeyecek. Kur’an-ı Kerim okutulan yerde kalacak.1 Prens Selman Ramazan Ayını yasak ve zorlaştırmalarla karşılarken Suudi Arabistan’da ikincisi gerçekleşen “Cadılar Bayramı” kutlamalarını da unutmamak gerek.
MAZLUM ÜMMETİN ÇIĞLIKLARI
Ümmetin kanayan yarası… Göğsünde direnişi büyüten annelerin, gözü kara yiğitlerin olduğu, çocukların oyunlarına şehadeti eklediği, Şeyh Ahmet Yasin’in, Hamas’ın, Kassam’ın diyarı Gazze…
Yetmiş beş yıldır toprakları peyderpey işgal edilen, Aksa’nın toprağını kan ve gözyaşıyla sulayan, ümmetin içinde bulunduğu zillet gömleğini tek başına yırtmaya çalışan, imanı, kuvveti, cihat ve fedakarlığı öğreten, Müslümanlara 21. asırda adeta ashabın izzet ve cesaretini gösteren yiğit bir halk Filistin halkı!
Filistin 2006 yılından bu yana Ramazan aylarını İsrail ablukası ve ambargosu altında geçiriyor ve Ramazan Ayı boyunca en az birkaç kez İsrail’in hava saldırısına maruz kalıyordu. 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonundan bu yana soykırıma uğrayan; elektrik, su, yiyecek ve tıbbi malzemelere erişimi kesilen Gazze, bu sene de Ramazan Ayını izzetle karşıladı. Müslüman yöneticilerin yapamadığı karşılamayı açlık ve ölümle burun burunayken yaptı. Şükür cümleleri yazılı, renkli ışık ve balonlarla süslenmiş çadırlar, saldırıların bıraktığı enkazlardan temizlenmiş sokaklarda boyanan duvarlar…
“Tüm dünyada Müslümanlar Ramazan’a hazırlık yaparken biz de oluk oluk akan kanlarımızı kurban verdik. Ramazan’ı İslam’ın zirvesi olan cihat ve ribat ibadetiyle karşıladık. Adam gibi adamların az olduğu bu devirde cihada gayret gösterdik” diyor Kassam Sözcüsü Ebu Ubeyde.
Ve Ramazan hilali görünür! Müslümanların büyük çoğunluğunu sahur sofralarının heyecanı sarmıştır. Sosyal medyada masalardan taşan görüntülerin gölgesinde kalan, Gazze’nin kuzeyinde Müslümanların sokaktan topladıkları otlarla hazırladıkları çorbadan oluşan sahur sofrası!
İçimizdeki acıma duygusunun yöneldiği şu sofrayı kaldırıp yerine kendi iftar ve sahur sofralarımızı koyalım. İşgalci İsrail’in tüm baskı ve engellemelerine rağmen Ramazan Ayının 4. gününde 70.000 Müslüman, Mescid-i Aksa’da yatsı ve teravih namazlarını kıldı!
Ramazan Ayını açlık ve ölümle karşılayan, izzetli bir şekilde saf tutan Gazze’nin yanında yıllardır Çin'in zulmü altında; dini, etnik, kültürel asimilasyona zorlanan, “Yeniden Eğitim ve Mesleki Eğitim” adı altında zorla toplama kamplarına alınan, kadınlara tesettürün, erkeklere sakal uzatmanın, oruç tutmanın yasak olduğu; ibadet etmenin uzun yıllar hapisle karşılık bulduğu, Türklerin ilk defa İslam ile buluştuğu ülke: Doğu Türkistan!
Doğu Türkistan’da Müslüman erkekler toplama kamplarına yerleştirilirken ailelerinin evlerine “Kardeş Aile Projesi” denilerek Çinli erkekler yerleştirilmektedir. Kamplarda işkenceler sonucunda ölen Müslümanların organları “Helal Organ” adı altında Suudi Arabistan başta olmak üzere Müslüman ülkelere satılmaktadır.2 Doğu Türkistanlı Müslümanların kamplarda ölen yakınları yalnızca birinci dereceden akrabalarına ve sadece başı görünecek şekilde gösteriliyor. Yıkamak ya da İslami bir şekilde defnetmek Çin Hükümeti tarafından yasaklanmış durumdadır. Yurt dışına çıkanların aileleriyle irtibat kurmaları da yasak. Bir tarafta Mescid-i Aksa’yı terk etmeyen izzetli Gazze diğer yanda ibadet ettiği için işkenceler gören Doğu Türkistan… Bir kısım Müslümanlar zulüm altında inlerken diğerleri dünyevi menfaatler uğruna kör ve sağırı oynamakta…
MAZLUM ÜMMETİN SULTANLARI
Hud Suresi 113. ayeti hatırlayalım: “Zalimlerin yanında olmayın. Sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!”
Nedir zalimin yanında olmak? Mazlumun yanı olmayan her yer zalimin yanı değil midir? Ülkenin kaynaklarını göndermek, zalimin markalarına şubeler açmak, açıktan açığa Müslümanları vuranları yedirip giydirenlere karşı tavır almamak zalimin yanında yer almak değil de nedir!
Yeryüzünde zalimlere ve zulme karşı duran bir toplum olarak bilinen Müslümanlar, bugün sessizliğe bürünmüş durumda. Filistin’deki zulme karşı duyarsız, lüks düşkünlüğünün ve bencilliğin kucağına yaslanmış, gözlerini kapamışlar. Kalpleri Filistin’in çığlıklarına sağır olmuş, vicdanları uyumuş...
Gayrimüslimlerin bile boykot ürünlerini almamaya özen gösterdiği bugünlerde, Mescidi Nebevi'nin çıkışındaki Starbucks ve Mekke’deki Burger King, Kabe’de Filistin bayrağı açtığı için gözaltına alınan kadın… İnsan Batı’dan gelen İsrail desteklerine içerlenmiyor ama kelime-i şehadet getiren, Kabe’de namaz kılan insanların yaptıklarını görünce adeta kalbi dağlanıyor! Bu şubeler ve hadiseler onlara desteğin sadece bizim gördüğümüz tarafı. Allah’ın adaletine karşı sorumluluklarını unutanlar unutmamalıdır ki Allah zalimlerin zulmünü yanlarına bırakmaz!
Bunlarla birlikte Filistin meselesiyle oy toplayan ama İsrail ile ticareti kesmeyen, onları destekleyenlerin üsslerini kapatmayan, büyükelçilerini ülkelerine göndermeyen Müslüman yöneticiler… Filistinli Gazeteci Muin Naim’in haberi mazlum ümmetin sultanlarının sadece petrol zenginleri değil, kendi menfaatleri için İsrail ile ilişkilerini kesmeyen Türkiye ve Ürdün olduğuna da dikkat çekiyor. Haberdeki bazı demeçler şu şekilde: “İsrail ekonomisi durma noktasına gelmişken, Türkiye ve Ürdün ile ticaret İsrail’i rahatlattı.” Ölen, parçalanan, çocuğun cesedinin parçalarını poşetle teslim alan insanların olduğu, uzaya çıkılan bu çağda açlık ve susuzluğun pençesinde binlerce Müslümana duyarsız kalan makamperest Müslümanlar… Gerçek şu ki, bu bir iman meselesidir.
MAZLUM ÜMMETİN ÇIĞLIKLARI: GAZZE
Açlık içindeki çocuklar gökyüzüne bakıyor: “Acaba gelen yiyecek mi yoksa ölüm mü?”
“Gazze’de 20 binden fazla çocuk bu Ramazan’a ebeveynsiz girdi.”
Anne babasız kalan evlatlar, yıllarca tedavi gördükten sonra olan evladını kaybeden analar, ceplerine un doldurmaya çalışan çocuklar, yanlışlıkla döktüğü çorba tenceresinin başına çökmüş ağlayan çaresiz çocuk… Paraşütle gelen yardımların peşinden koşan genç erkekler, havadan açılan ateşle öldürülenler...
Ramazan Ayının 6. gününde henüz kuvözdeyken açlıktan ölen iki bebek… Gülen gözlerini zalimlerin kapattığı Rîm, dağlarda topladığı nergisleri satan yetim kız Nuha, “okula gitmek en büyük hayalim” derken dudakları titreyen…
“Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.’3 Gazze’nin kuzeyinde beş gün boyunca yeni doğum yapan karıma bir et parçası arama serüvenimin sonunda, Rabbim bana bu rızkı verdi. Bugün oğlum (Ali) bir haftalık oldu. Eşime doğum hediyesi olarak aldığım bu yemeği az gibi görüyor olabilirsiniz. Ancak bu resimdeki et parçaları tam olarak 70$, pirinç taneleri ise 25$ kıymetinde. Sizce de hediye olmayı hak edecek kadar değerli değil mi?”
Bu nasıl bir iman? Bu nasıl izzetli bir duruş? Kısıtlı imkanlarına rağmen zalime boyun eğmeyen, Müslümanca duruşu yaşatan, ashab-ı güzin gibi maldan, yardan, serden, evlattan ve dünyalık her şeyden vazgeçen, ümmetin üstündeki ölü toprağı kendi kanlarıyla temizleyen, mazlum ve izzetli bir Gazze var gözlerimizin önünde…
- https://www.tgrthaber.com.tr/dunya/suudi-arabistanin-ramazan-ayi-kurallari-belli-oldu-liste-bastan-sona-2935937
- https://furkannews.com/cin-uygurlarin-helal-organlarini-araplara-pazarliyor/
- Duha, 11