TÜRKİYE HABERLER
“FETÖ VE PKK DOSYALARI SÜRATLE BİTİRİLMELİ”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “FETÖ ile ilgili dosya sayısı 58.720’dir. 1780 gündür süren mahkemelerin vicdanı rahatsız ettiğini söylemek isterim. FETÖ ve PKK’yı kapsamına alan adli süreçlerin bitirilmesi süratle temin edilmeli” dedi. Alparslan Kuytul Hocaefendi, Bahçeli’nin bu açıklamasıyla hükümete talimat verdiğini, yapılan zulümlerden dolayı oylar azalmaya başlayınca Devletin bu şekilde rahatlama stratejisi izlediğini ifade etti ve şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu düzeni kuran, AKP’yle beraber hareket eden, devlette AKP’den daha etkili olan MHP olduğu halde Bahçeli sanki kendisi işin dışındaymış, olaylardan rahatsızmış gibi bu şekilde konuşuyor. Bunların izlediği taktik şu: Bütün işleri başkasına yaptırmak, kendilerini geri planda tutmak böylelikle suçlu olarak hep öndekileri göstermek. Güzel taktik! Asıl devleti idare edenler, dediğini yaptıranlar onlar ama sorumluluk almıyorlar. Erdoğan’ın ne dediğine değil, Bahçeli’nin ne dediğine bakmak gerekiyor. Bahçeli böyle diyorsa yakında bütün dosyalar bitecektir.”
“ÜLKENİN YARISININ İNTİHAR ETMESİ GEREKİRDİ”
AKP Mersin Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak ilginç bir açıklamada bulundu. Gültak’ın: “Ekonomiyle alakalı intihar olmaz. O zaman ülkenin yarısının intihar etmesi gerekirdi” demesi oldukça dikkat çekti. Alparslan Hoca bu konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Her kötü durumda olan intihar etmez. İnsanlar intihar edecek hale geliyorlar ama kimi Allah’tan korktuğu için kimi intihardan korktuğu için kimi çoluk çocuğunu düşündüğü için intihar etmiyor. O yüzden intihar vakaları az. İntihar noktasına gelmiş insan az değil. Toplumda intihar çoğalıyor ve bunun sebebi sizin meydana getirdiğiniz düzen. Eğitiminiz de kötü, ekonominiz de kötü, sorunlar çok fazla… Birçok sebep var… Hepsinden de siz sorumlusunuz.”
KOBANİ DAVASINDA AYHAN BİLGEN’E TAHLİYE
6-8 Ekim Kobani Olayları Davası kapsamında tutuklu yargılanan HDP’li Kars Belediyesi Eski Başkanı Ayhan Bilgen’in de içinde olduğu 4 sanık adli kontrol şartıyla tahliye edildi. HDP Eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanığın yargılanmasına Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Alparslan Hoca bu tahliyeyi şu şekilde değerlendirdi: “Ayhan Bilgen seçime girmiş ve kazanmış, belediye başkanı olmuş birisi. Onu hapse atıyorlar, belediyeye de kayyum atıyorlar. Bu insanlara oy vermiş olanları zorla anarşist mi yapmak istiyorlar? Bu kişi seçimi Kobani olaylarından çok daha sonra kazandı. Eğer suçluysa seçime girmesine engel olsalardı. Kasten başkan olmasına kadar bekliyorlar. Başkan olunca eski dosyayı gündeme getirip görevden alıp hapse atıyorlar. Onun yerine de kendi adamlarını koyuyorlar. Bu nasıl adalet? Bir takım anlaşmalar mı yaptılar bilemiyorum. Bir ara Ayhan Bilgen, HDP'nin siyaset değişikliği yapması gerektiğini işaret eden açıklamalar yapmıştı. Acaba ondan dolayı mı tahliye ettiler, bilemiyorum. Kendisine geçmiş olsun diyorum.”
HDP’YE SİLAHLI SALDIRI
İzmir’in Konak ilçesinde bulunan HDP İzmir İl Başkanlığı binasına silahlı saldırı düzenlendi. O sırada parti binasında bulunan Deniz Poyraz isimli görevli 6 kurşun sıkılarak öldürüldü. Saldırıyı değerlendiren Alparslan Hoca: “Bu olay bence bir dönemin başlangıcıdır. Türkiye yeni bir döneme giriyor. Siyasi cinayetler dönemi başlıyor. 90’lı yıllarda faili meçhuller vardı. Bir cinayet faili meçhul olarak kalıyorsa yapan derin devlettir. Burada ise ‘Yine mi faili meçhuller dönemi başlıyor?’ denilmesin diye fail kaçmadı. Faili meçhul değil ancak azmettiricisi meçhul. Siyasi cinayetler asla bir kişinin kendi vereceği kararla işlenmez. Tetikçinin kim olduğunun ehemmiyeti yoktur. Azmettirenler önemlidir ve azmettirenlerin de derin devlet olduğu meydandadır” ifadelerini kullandı.
“DİYANET! BU ZULMÜ TERK ET!”
Koronavirüs tedbirleri gerekçe gösterilerek camilerde klimalar çalıştırılmıyor. Halk ise bu uygulamaya tepki gösterdi. Diyanete seslenerek “Diyanet, artık bu zulmü terk et!” diyen Alparslan Hoca: “Klimaların AVM’lerde, devlet dairelerinde açık olduğu halde camilerde kapalı olması cami düşmanlığıdır, namaz düşmanlığıdır. Bunun başka bir izahı yok! Bu uygulama ‘Kimse camiye gelmesin’ demenin bir başka şeklidir. AVM’ler serin olunca insanların oradan çıkası gelmiyor, zamanını orada geçiriyor. Camiye girenler zaten az, birçoğu da camiden hemen çıkmak istiyor. Diyanet kendinden utansın! AKP, İslam düşmanlarının elinde esir olmuş vaziyette. Cumhurbaşkanını, Diyanet Başkanını Adana’ya davet ediyoruz. Gelsinler Adana’da bir cuma namazı kılsınlar. Ne Diyanet İşleri Başkanlığında cesaret var ne de imamlarımızda. İslam düşmanları müsaade edene kadar bunlar böyle devam ediyorlar. Bilim kurulundakilerin hangisinin gerçekte Müslüman, hangisinin mason olduğu da ele alınması gereken bir konudur. Onların eline mi kalmışız? Bunların hepsi AKP’nin altını oyuyor. AKP hâlâ uyumaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
MÜSİLAJ SORUNU
Marmara Denizi geçen yılsonundan bu yana su yüzeyini ve derinlerini saran ve ‘deniz salyası’ olarak adlandırılan müsilajla boğuşuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, Marmara Denizinde oluşan müsilajla ilgili yayımlanan genelgede “en büyük deniz temizliği seferberliği başlatılacaktır” denildi. Müsilajın bir sürecin sonucu olarak ortaya çıktığını belirten uzmanlarsa bu çabanın sonuç vermeyeceği görüşünde. Endişe verici boyutlara ulaşan müsilajla ilgili konuşan Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir: “Hava sıcaklığı arttıkça denizdeki oksijen miktarı azalacaktır. Azaldığı zaman müsilajın biraz daha artması beklenir” dedi.
KÜRTÇE EĞİTİMİ PEDAGOJİYE UYGUN DEĞİL Mİ?
Memleket Partisini kuran Muharrem İnce, katıldığı televizyon programında anadilde eğitim meselesinin pedagoji konusu olduğunu söyledi, ardından da: “Fiziği, Matematiği Kürtçe anlatalım demek ‘Ey Kürt kızı, delikanlısı, sen doktor ol ama İzmir’de görev yapma, Hakkâri’de kal’ demektir” ifadelerini kullandı. İnce’nin sözlerine çok sayıda Kürt siyasetçi ve aydın tepki gösterdi. Alparslan Hoca bu konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Kürtçe eğitim bir siyasi meseledir. Bunun pedagojiye uygun olmayan tarafı yoktur. Muharrem İnce bu sorun hallolsa pedagojik açıdan uygunsa gerçekten Kürtçe eğitimi verilmesini ister mi? Açıkça: ‘Ben Kürtlere hak verilmesine razı değilim. Ben de bir Türkçüyüm’ dese olmaz, Kürtlerin oyunu alamaz. O yüzden meseleyi yaldızlı laflarla açıklıyor. Herkes niye istemediğinizi çok iyi biliyor aslında. Bu durum 100 yıldır böyle. Bu anlayışla daha evvel Kürtçe şarkıya, türküye müsaade edilmiyordu. “Vatan bölünür” diyorlardı. 10 yıldır buna izin verildi, vatan mı bölündü? Şimdi devletin kendi televizyonu var: TRT Kürdi. Daha evvel de başörtüsüne izin vermiyorlardı. Başörtüsüne izin verildi, kıyamet mi koptu? Hep böyle büyük laflar söyleyerek, büyük bir tehlike varmış gibi göstererek verilmesi gereken hakkı vermezler. Bu devletin yöntemi hep böyle çalışıyor. Muharrem İnce'nin ki de bu...”
DÜNYA HABERLER
NİJERYA’DA MEDRESEYE SALDIRI
Batı Afrika ülkesi olan Nijerya’nın Niger eyaletinde silahlı kişilerin bir medreseye düzenlediği saldırıda 1 kişi yaşamını yitirdi, 100’den fazla öğrenci ise kaçırıldı. Niger Eyaleti Polis Sözcüsü Wasiu A. Abiodun, yaptığı yazılı açıklamada, eyaletin Tegina bölgesindeki Salihu Tanko Medresesine motosikletle gelen silahlı kişilerin etrafa ateş açtığını belirtti. Ülkede son zamanlarda silahlı kişilerin motosikletlerle saldırılar düzenlemesi nedeniyle bazı eyaletlerde motosiklet kullanımı yasaklanmıştı. Benue, Plateau, Katsina ve Zamfara gibi eyaletlerde ocaktan bu yana birçok kez okullardan öğrenciler kaçırılmıştı. Okulları hedef alan saldırılar nedeniyle bazı eyaletlerde eğitime ara verilmişti.
UNICEF RAPORU: DÜNYADAKİ ÇOCUK İŞÇİLERİN SAYISI 160 MİLYONA YÜKSELDİ
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) raporuna göre dünyadaki çocuk işçilerin sayısı 160 milyona yükseldi. Raporlara göre 2000 ile 2016 yılları arasında dünyadaki çocuk işçi sayısı 94 milyon azaldı. Çocuk işçilerin nüfusa oranı da bu süre içerisinde azaldı. 2020 yılında ise çocuk işçilerin nüfusa oranı 2016 yılındaki seviyeye hemen hemen yakın olarak ölçüldü. Ancak dört yıl içinde nüfus artmış olduğu için çocuk işçi sayısında da nominal bir büyüme söz konusu. UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore “Çocuk işçiliğini sona erdirme mücadelesinde zemin kaybediyoruz” dedi. Covid-19 krizinin olumsuz bir etki yarattığını söyleyen Fore, pandemi nedeniyle yoksulluk artışına yönelik tahminlerin doğru çıkması halinde 2022 yılı sonu itibarı ile 9 milyon çocuk daha çalışma hayatına katılmış olacak. Rapora göre çocukların çalıştırıldığı sektörlerin başında tarım geliyor. Rapora göre tehlikeli iş kollarında çalışan 5 ila 17 yaş arasındaki çocukların sayısı 2016-2020 arasında 6,5 milyon artarak 79 milyona yükseldi. Çocukların güvenlik, beden ve ruh sağlığını tehlikeye sokan işler bu kapsama giriyor.
12 İHVAN ÜYESİNİN İDAM CEZASI ONANDI
Mısır yargısı, Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci ile Müslüman Kardeşler liderlerinden Safvet Hicazi’nin de aralarında bulunduğu darbe karşıtı 12 kişinin davası ile ilgili nihai kararı verdi. Mısır resmi ajansı MENA’da yer alan habere göre, mahkeme heyeti, 12 kişi hakkında daha önce verilen idam cezasını onadı. Aynı davada yargılanan 32 kişinin idam cezası müebbet hapse çevrildi. Tutukluyken vefat eden İhvan liderlerinden İsam el-İryan’ın davası ise düştü. Bu kararlar Türkiye’de belirli kesimler tarafından protesto edilirken, hükümetin bu konuda sessiz kalması ise dikkat çekti. Bu kararın dünyada bir yankı uyandırmaması insanlığın ve Müslümanların içler acısı durumunu ortaya koymuş oldu. Arap Konseyi, uluslararası topluma ve insan hakları kuruluşlarına çağrı yaparak 12 Mısırlının idam cezalarının infazının engellenmesi için harekete geçmeleri istendi.
ETİYOPYA’DA KITLIK YAŞANIYOR
BM’nin Etiyopya’da gelecek aylarda kıtlık yaşanabileceğini ortaya koyan raporunun ardından BM İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, kıtlığın halihazırda yaşanmakta olduğunu açıkladı. Lowcock: “Etiyopya’da artık kıtlık var. Durum daha da kötüleşecek” dedi. Rapor, Etiyopya’da çatışmaların yaşandığı Tigray bölgesinin yanı sıra komşu Amhara ve Afar’da 350.000 kişinin “ciddi kriz” içinde yaşadığını ortaya koydu. Tigray bölgesi, hükümet güçleri ve isyancılar arasındaki çatışmalar nedeniyle harap bir halde, 1,7 milyon kişi de yerlerinden oldu. Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırılması olarak bilinen çalışmaya göre, bölgedeki gıda durumu, geniş alanlara yayılmış küçük insan gruplarını etkileyen açlık ve ölüm olarak tanımlanan “felaket” seviyesine ulaştı. BM’nin Dünya Gıda Programı, Gıda ve Tarım Örgütü ve çocuk ajansı UNICEF, krizi ele almak için acil eylem çağrısında bulundu. “Kıtlık” kelimesi yalnızca büyük ve belli bir nüfus grubu açlık ve ölüm koşulları yaşadığında kullanılıyor; ancak Lowcock kuralları görmezden gelmeyi ve “Artık Tigray’da kıtlık var” demeyi seçti. Etiyopya hükümeti ise bu analizi kabul etmiyor ve bölgede nizamı yeniden sağlarken insani yardımın da genişletildiğinde ısrar ediyor.
BURKİNA FASO’DA 100 ÖLÜ
Batı Afrika ülkesi olan Burkina Faso'da bir köye düzenlenen silahlı saldırıda yaklaşık 100 sivil hayatını kaybetti. Burkina Faso haber ajansı AIB’nin haberine göre, kuzeyde yer alan Sahel bölgesindeki Yaghga köyüne gelen teröristler etrafa ve köylülerin üzerine ateş açmaya başladı. Burkina Faso Cumhurbaşkanı Roch Kabore, 3 günlük ulusal yas ilan edildiğini duyurdu. Birleşmiş Milletler verilerine göre, sivil ve askerleri hedef alan saldırılar nedeniyle 1,1 milyon kişi ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. 2015’ten bu yana terör saldırılarına sahne olan dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan ülkede, hâkim olan din İslamiyet olup, nüfusun %61'i Müslüman olarak yaşamını sürdürüyor.
ARAKANLI MÜSLÜMANLARDAN SİVİL HÜKÜMETE ÇAĞRI
Myanmar’da aylarca süren iç çatışmalardan sonra başa geçen askeri yönetime karşı kurulan Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere, ülkedeki birçok etnik azınlığı vatandaşlık hakkından mahrum bırakan 1982 Vatandaşlık Yasasını kaldıracaklarını taahhüt etmişti. Açıklamada ayrıca, gerekirse Rohingyalar ve diğer etnik azınlıklara yönelik işlenen insanlık suçları için Uluslararası Ceza Mahkemesinde dava açılacağı belirtilmişti. Arakanlı Müslümanlar sivil hükümete verdikleri sözü tutmaları için çağrıda bulundu. Avrupa Rohingya Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Ambia Perveen, yaptığı açıklamada, sivil hükümetin, yalnızca atacağı adımların verilen sözleri onaylayacağını ve kanıtlayacağını belirtirken mültecilerin güvenlerini kazanabilmeleri için Rohingyalı temsilcinin NUG ekibine dahil edilmesi gerektiğini de ifade etti. Arakanlı Müslüman hakları aktivisti Razia Sultana: “Bizler çok fazla bedel ödedik, bunların karşılığını sorduğumuzda (NUG liderleri) sessiz kaldılar. Geçen zaman içinde onlar da aynı duruma düştüler” değerlendirmesinde bulundu. Bangladeş’te Arakanlı Müslüman mültecilerin kaldığı Cox Bazar’daki kampta yaşayan Mayyu Khan da yaptığı açıklamada, yeni politikanın, gerçekten bir “plan” mı yoksa “hile” mi olduğu konusunda toplulukta şüphelerin bulunduğunu söyledi.
BM’ye göre, Ağustos 2017’den sonra Arakan’daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınanların sayısı 900.000’e ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı. BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti “etnik temizlik” ya da “soykırım” olarak adlandırıyor.