Türkiye Haberler
YAHUDİLER’DEN ERDOĞAN’A DUA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyelerini Cumhurbaşkanlığı Sarayında kabul etti. Toplantının ardından hahamlar ilk kez bir Cumhurbaşkanı için “Tanrı yüce devletimiz Türkiye Cumhuriyetini ve başkanı ulu efendimiz Erdoğan’ı korusun, boy verdirsin, yardım etsin, üstlere taşısın, şanını yüceltsin” şeklinde anoten kutsama duası okudular. Erdoğan da kabuldeki konuşmasında: “Türkiye-İsrail ilişkileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail hakkında böylesi olumlu ifadeler kullanmasını Alparslan Kuytul Hocaefendi şöyle değerlendirdi: “Hükümet, yüz binlerce Müslümanın kendisine beddua ettiği, Yahudilerin ise dua ettiği noktaya geldi. Bu noktaya mı gelmeliydi? Düne kadar ‘Filistin’in hamisiyiz. Biz Filistinli kardeşlerimizin yanındayız, İsrail terörist’ diyorlardı. Şimdi ise ‘Türkiye-İsrail ilişkileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir’ diyorlar. O zaman neden şimdiye kadar İsrail’e terörist diyorlardı? Ülkede para varken İsrail’e posta koyuyorlardı. Şimdi para bitince ‘İsrail’le güzel ilişkiler kurmamız lazım’ diyorlar ve İsrail’e zeytin dalı uzatıyorlar. Hükümet için asıl hayati olan şey bölge değil hükümeti koruyabilmektir. İsrail’e bunun için taviz veriyorlar!”
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ KAPISINA ZİNCİR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde KPSS’den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda aldıkları düşük puan nedeniyle atanamayan öğretmenlerle bir araya geldi. Mülakat yüzünden atanamayan öğretmenlere destek veren Kılıçdaroğlu’nun Millî Eğitim Bakanlığıyla görüşmek istemesi üzerine Millî Eğitim Bakanlığının kapısına zincir ile asma kilit vuruldu. Bu durumu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Kemal Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisi genel başkanıdır. Ana muhalefet partisi genel başkanının protokoldeki yeri de bakandan üstündür, istediği her yere girebilir. Nasıl oluyor da bir bakan görüşmeyi kabul etmiyor? Görüşmeyi kabul etmemesi ayrı bir ayıptır. Ayrıca kapıyı neden zincirliyor? Bu da ayrı bir ayıptır. Ben bunun AKP’ye fayda değil zarar getirdiği kanaatindeyim. Kapıyı normal anahtarıyla kilitlemeleri yeterli olduğu halde neden zincir vuruyorlar? Bence tıpkı Boğaziçi Üniversitesi olaylarında olduğu gibi böyle fotoğraf alabilmek için kasıtlı yapıldı. Boğaziçi Üniversitesinin kapısında bir sürü polis olmasına ve oradan geçmek mümkün olmamasına rağmen fotoğraf çekilsin diye kelepçe takılmıştı. Bununla dünyaya bir mesaj verip bu mesajın tarihe geçmesi istendi. Bu, AKP’nin aleyhinde bir durumdur. Nasıl ki 1930’lar-1940’lar CHP’nin tek parti zulmü diye hatırlanıyorsa ileride de AKP döneminin, AKP’nin tek parti zulmü dönemi gibi hatırlanması isteniyor.”
MUHALİFLERİ SUSTURMANIN BİLİNDİK YOLU: TERÖRLE BAĞLANTI İFTİRASI
İçişleri Bakanlığından “İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı kuruluşlar ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personeller hakkında PKK, DHKP-C, MLKP, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle irtibatlı-iltisaklı olduğu ihbarları üzerine bakanlıkça teftiş başlatılacağı” yönünde açıklama yapıldı. Bu konuyu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaç kişi işe almış, bunların içinden gerçekten örgüt bağlantılı insan var mı, bilmiyorum ama benim bildiğim kadarıyla bu insanlar işe girmeden önce savcılıktan ‘temiz kâğıdı’ alıyorlar. Madem bu adamlar teröristti ya da terörle bağlantılıydı o zaman neden bunlara temiz kâğıdı verildi? Devletin istihbarat birimleri nerede? Bence bunu İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya’yı kaybetmenin acısını çıkarmak için yapıyorlar. HDP’ nin bütün belediyelerine de kayyum atadılar. Herhalde sıra İstanbul’un Belediye Başkanını da görevden almaya, yerine kayyum atamaya geldi. Eğer böyle bir şey yapacak olurlarsa bu siyaseten intihar olur. Belediyede birkaç kişinin terörle bağlantılı olması belediyenin hepsinin suçlu olduğunu göstermez. Ayrıca bunların ispatı lazımdır. Şu anda Türkiye öyle bir dönem yaşıyor ki muhalifleri susturmak için sürekli iftira atılıyor. Biri muhalefet yapıyorsa ya FETÖ’cü ya PKK’cı ya da DHKP-C üyesi olmakla itham ediliyor. Bu şekilde bir yere varılamaz.”
İZMİR’DE SURİYELİ 3 GENÇ YAKILARAK ÖLDÜRÜLDÜ
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, İzmir'de bir ırkçının Suriyeli üç genç işçinin üzerine uykudayken benzin dökerek yaktığını ve gençlerin üçünün de vefat ettiğini açıkladı. Olaydan birkaç gün sonra polis tarafından yakalanarak cezaevine konulan şüpheli K.K.'nın polise verdiği ifade de JİTEM görevlisi olduğuna dair beyanlarda bulunduğu öğrenildi. Şüpheli ifadesinde şunları söyledi: “Olaydan 3 ay önce arabama sigara paketinin içinde 'Görevin devam ediyor' diye bir not bıraktılar. Bu nottan bir süre sonra tekrar bir not daha buldum ve notta 'Görevine başla' yazıyordu. Olayın yaşandığı günden birkaç gün önce bir not daha buldum ve yine 'Görevine başla, temizliğe başla' yazıyordu. Ben de bu notların Suriyelileri temizlemekle alakalı olduğunu düşündüm. Bağ bahçe işlerinde çalıştığım için ağaç kesme motoru kullanıyordum. Benzin bidonunu aldım, bir çuvalın içine koydum. İşyeri yakınındaki camiye girdim. Tanınmamak için ceket giymiştim, onu caminin tuvaletine koydum. Ceketsiz ve elimde bidonla çıktım ve işyerine gittim. Kapıların kilitli olmadığını biliyordum. İçeriye girdiğimde 3 kişi de uyuyordu. Bidondaki benzini kapının önünden odaya boşalttım. Kapıyı kapattım ve bir bezi ateşe verdim. Oradaki bir arkadaşıma: 'İşlem tamam' dedim. Patronun oğluna da: 'Ne oluyor burada?' dedim ve daha sonra oradan ayrıldım. Benim öldürme kastım yoktu sadece korkutmak istedim.” Konuyla yakından ilgilenen İnsan Hakları Derneği konuyla alakalı şu açıklamalarda bulundu: “Dosyayı inceleyebildiğimiz kadarıyla olayın tasarlanarak ırkçı saikle işlendiği ortadadır. Ancak bu durum kamuoyunda kişinin akli dengesinin bozuk olduğu, Suriyeli mültecilere yönelik ırkçı saikle cinayet işlemediği gibi bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu durum ırkçı saikle işlenen cinayetin örtbas edilmesine yöneliktir.”
Dünya Haberler
'İSRAİL İRAN'A SALDIRI İÇİN 2,9 MİLYAR DOLARLIK BÜTÇE AYIRDI'
İsrail medyasında yer alan bir rapora göre, İran'a olası bir saldırıya hazırlanması için İsrail Savunma Kuvvetlerine (IDF) yaklaşık 2,9 milyar dolar tahsis edildi. Bu amaçla, IDF'nin son aylarda gelişmiş silahlar edindiği, hava kuvvetleri eğitim tatbikatları düzenlediği ve yeni saldırı hedefleri seçtiği bildirildi. Rapora göre, askeri yetkililer hükümete IDF'nin onay alır almaz saldırıya hazır olduğunu söylediler. Ancak Lübnan'da Hizbullah'la veya Gazze'de Hamas'la patlak veren savaşın da dahil olduğu bir dizi potansiyel sonuç ortaya çıkarıldı. Ek olarak IDF, İran'ın son yıllarda hava savunma düzenini genişlettiğini ve bunun da gelen hava saldırılarını karmaşıklaştıracağını kaydetti. Ayrıca Tahran'ın uzun menzilli füze cephaneliğini İsrail'in herhangi bir noktasını kolaylıkla vurabilecek kadar artırdığı iddia edildi.
ÇİN’İN DÜNYA ÜLKELERİ İLE ARASI AÇILIYOR
ABD Başkanı Joe Biden, Çin'in "zorla çalıştırma yoluyla üretim" yaptığına dair iddialar nedeniyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde üretilen ürünlerin ABD'ye ithalatını yasaklayan yasayı onayladı. Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Biden, Senatodaki Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında uzun süredir görüşülen ve Kongrenin her iki kanadında da onaylanan yasayı imzaladı. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio'nun sunduğu ve Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türkleri ve diğer dini azınlıkların zorla çalıştırılması yoluyla ürettiği malların ABD'ye ithalatının yasaklanmasını öngören yasa tasarısı yasalaşmış oldu. Tasarı, Temsilciler Meclisinde 14 Aralık'ta, Senato'da ise 16 Aralık'ta oy birliğiyle kabul edilmişti.
Pekin’de 4-20 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek Kış Olimpiyatları öncesindeki ‘diplomatik boykot’ tartışmaları ise sürüyor. ABD’nin, Çin’de insan hakları ihlali yapıldığı gerekçesiyle 2022 Pekin Kış Olimpiyatları Oyunları’na siyasi boykot kararı almasından sonra İngiltere, Kanada, Avustralya ve Litvanya da boykot kararına katılmıştı. Olimpiyat boykotu tartışmaları sürerken Fransa Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, Fransa’nın 2022 Pekin Kış Olimpiyatları Oyunları’na karşı başlatılan siyasi boykotlara dahil olmayacağını ifade ederek, ‘azınlıklara uygulanan zulmü’ kınadıklarını belirtti. İsveç Spor Bakanı Anders Ygeman ise yaptığı açıklamada, Kovid-19 salgını nedeniyle hükümetten hiçbir yetkilinin Pekin'de yapılacak olimpiyata gitmeyeceğini söyledi. Bunun siyasi ve diplomatik bir boykot olmadığını belirten Ygeman, "İsveç'in Çin'e karşı eleştirilerini diplomatik ve siyasi kanallardan iletiyoruz" ifadelerini kullandı. Japonya resmî olarak “boykot” tavrını açıklamadan organizasyona hükûmet üyesi ve temsilcisi göndermeme kararı almıştı. Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in ise şubat ayında yapılması planlanan Pekin Kış Olimpiyatları’na diplomatik boykot uygulamayı düşünmediklerini bildirmişti. Aralık 2021’in son günlerinde açıklama yapan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise, Pekin’deki Olimpiyat oyunlarına katılmayacağını deklare etmişti. Baerbock, bu kararının Alman hükûmetinin resmî tutumu değil, kişisel olduğunu söylemişti. Baerbock, ayrıca, Çin’i ekonomik ve diplomatik olarak zor durumda bırakacak bir talep olan, zorla çalıştırmayla elde edilen ticari mallar için Avrupa Birliği çapında gerçekleştirilmesi planlanan ithalat yasağı çağrısını desteklediğini duyurmuştu. Halkı Müslüman olmayan ülkeler Doğu Türkistan’da işlenen soykırım için bu tutumu gösterirken halkı Müslüman olan başta Türkiye olmak üzere Mısır, Arabistan gibi ülkeler ise bu konuyu gündeme dahi getirmiyorlar.
Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki yaptığı açıklamada, Amerikalı sporcuların olimpiyatlara katılabileceklerini ve hükümetin tam desteğini alacaklarını söyledi. Bunun ardından Çin Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Lijian Zhao, ABD'nin boykot kararının "yalanlara ve dedikodulara" dayandığını söyleyip "karşı önlemler alınacağını" duyurdu. Çin, ABD ve Olimpiyatları boykot eden diğer ülkeleri, diplomatik boykot çağrısında bulundukları için eleştirdi. Çin, yaptığı açıklamada, siyasilerin, Olimpiyat Tüzüğü’nün tarafsızlık ilkesini ihlal ettiklerini ve 'kendi siyasi çıkar ve duruşları için' boykot başlattıklarının altını çizdi. Bu ülkelerin hata yaptığını ve "hesap vereceklerini" söyledi.
BM'DE İSRAİL'İ 'SAVAŞ SUÇLUSU ŞÜPHELİSİ' İLAN EDEN TASARI OY ÇOKLUĞU ELDE ETTİ
BM Genel Kurulunda İsrail'in Mayıs 2021'de Kudüs ve Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının savaş suçu içerdiğine dair soruşturmaya izin veren tasarıya dair yapılan oylamada 125 ülkenin temsilcisi yer aldı. İsrail'in savaş suçlusu sayılmasına ve bu nedenle ciddi yaptırım uygulanmasına neden olabilecek olan tasarının oylamasında 34 ülke çekimser kalırken aralarında ABD ve İsrail'in de bulunduğu 8 ülke İsrail lehine, 83 ülke ise İsrail aleyhine oy verdi. Filistin'in BM Daimi Büyükelçisi Riyad Mansur bu konunun BM Genel Kurulunda ele alınıp oylanmasına övgüde bulunarak İsrail aleyhine oy kullanan tüm ülkelere teşekkür ettiklerini bildirdi. Soruşturmaya karşı oy kullanan ve aşırı derecede İsrail yanlısı olmakla eleştirilen ABD'nin BM elçisi Linda Thomas-Greenfield oylama sonrasında yaptığı açıklamada ABD'nin bu oylamayı geçersiz saymaya yönelik çalışacağı tehdidinde bulundu. Tasarının açık uçlu olmasının İsrail'in şu an sürmekte olan ve gelecekteki suçlarının da sorgulanmasına neden olabileceği belirtiliyor ve daha önce hiçbir BM üyesi ülke hakkında böyle bir açık uçlu soruşturma yetkisinin verilmediğine dikkat çekiliyor.
ÖZBEKİSTAN'DA “DİNİ KIYAFET-UZUN ETEK” YASAĞI
TÜRKİSTANDER Başkanı Kavuncu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Özbekistan’ın Navai ve Cizzax şehrinde kız öğrencilerin hicap ve namazlarına müdahale edildiğini ve Adalet Bakanlığı'nın “Yolsuzlukla Mücadele” taslağına “dini kıyafet-uzun etek yasağı” maddesinin eklendiğini açıkladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, çeyrek asırdan uzun bir süre Özbekistan’ı demir yumrukla yöneten İslam Kerimov’un 2016'da hayatını kaybetmesi ülke için bir dönüm noktası olmuştu. Aralık 2016’da gerçekleştirilen seçimleri kazanan Şevket Mirziyoyev, Özbekistan Cumhuriyeti’nin ikinci devlet başkanı olmuştu. Yaklaşık 3 senelik iktidarı döneminde iç politikada radikal bir değişim başlatan Mirziyoyev'in, Özbekistan'da dini özgürlüklerin gelişmesi için çaba sarf etmesi, ülkede yaşayanları umutlandırmıştı. Mirziyoyev'in, insan haklarının iyileştirilmesi, dini özgürlüklerin güvence altına alınması gibi konularda önemli adımlar atmasına rağmen, alınan skandal bir kararla ülkede başörtüsü ile sokakta dolaşmak yasaklandı.
HAMAS: İSRAİL'İN KADIN MAHKÛMLARA MUAMELESİ KIRMIZI ÇİZGİLERİ AŞIYOR
Hamas Esir Bürosu Sorumlusu Zahir Cebbarin, İsrail'in kadın mahkûmlara yönelik muameleleri hakkında açıklamada bulundu. Filistin Enformasyon Merkezi'nin aktardığı habere göre, Cebbarin 32 kadın mahkûma şiddet uygulandığını, yönetici konumunda olanların tecrit hücrelerine kapatıldığını ve kendilerine normal mahkûm muamelesi göreceklerinin, herhangi bir temsil yetkilerinin olmayacağının bildirildiğini ifade etti. Bu arada Esirler İletişim Ofisi Müdürü Nahid El-Fahuri de kadın esirlere yönelik şiddete cevap verilmesi için bütün seçeneklerin geçerli olduğunu söyledi. İsrail güçleri Damun Cezaevi'ne düzenledikleri baskında kadın mahkûmları darp etmiş, örtülerini açıp kendilerini boyunlarından çekerek sürüklemişlerdi.