Oruç tutmanın, Kur'an okumanın, başörtüsü takmanın, camiye gidip namaz kılmanın yani Müslüman olmanın yasak olduğu memleket... 1 milyon Müslüman’ın toplama kamplarında eziyet gördüğü mazlum ümmetin sessiz çığlığı Doğu Türkistan…
Doğu Türkistan, Çin hükümetinin sistematik olarak baskı, asimilasyon, dini, etnik, kültürel ve siyasal anlamda soykırımına maruz kalmaktadır. Doğu Türkistan’da Uygur Türklerini asimile etmek ve Doğu Türkistan topraklarını Çin toprağı yapmak adına devlet destekli politikalar yürütülmektedir. Bu politikaların kapsamı Doğu Türkistan’ın merkezinde kalmayıp köylerine kadar inmiştir.
Doğu Türkistan'da Uygurların kendi dillerini kullanmaları da yasaktır. Çin Komünist Partisi, Uygur öğretmenlerin ve öğrencilerin kendi dillerini yasaklamakla kalmayıp Uygur kitapları ve gazeteleri de yasaklayarak Uygurlara kendi dillerini unutturmaya çalışmıştır. Çin hükümeti Uygur dilinin kullanımını yasakladığı için okullarda sadece Mandarin dilinde eğitim veriliyor. Bu sistematik baskıyla Uygur halkının kökleri ve geleceği yok edilmek istenmektedir.
Çin hükümeti sistematik baskılarla kontrol altında tutmaya çalıştığı Doğu Türkistan'ı tam anlamıyla bir polis devleti haline getirmeye çalışmaktadır. Her 300-500 metrede, bir adet olmak üzere Doğu Türkistan genelinde 9 bin adet “sokak karakolu” inşa etmiştir. Bunların 7.400 adedinin köylerde olduğu ortaya çıkmıştır.1
Çin’de çok sayıda Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türklerin de tutulduğu toplama kampları mevcuttur. Pekin yönetimi geçen dört yılda bir milyondan fazla Doğu Türkistanlıyı zorla bu ve benzeri toplama kamplarına yerleştirdi. Bu adımını da “terörle mücadele” şeklinde dünyaya lanse etti. Daha önce kamplarda kalanların “acımasız gözaltı kampı” ve dış dünyanın toplama kampı olarak tanımladığı bu merkezleri Çin yönetimi, “mesleki eğitim merkezi” olarak isimlendirdi. Yoğun uluslararası eleştirilerin ardından Çin yönetimi, ‘mesleki eğitim merkezlerindeki’ tüm ‘öğrencilerin’ mezun olduklarını bildirdi. Ancak AP'nin Dabancheng ziyareti, uydu görüntüleri, uzmanlar ve eski tutuklularla yapılan röportajlar, Çin'in “eğitim merkezi” olarak tanımladığı bu tesislerin kapatılmış olmasına rağmen, bu ve benzeri birçok toplama kampının ya hapishane ya da mahkeme öncesi gözaltı merkezlerine dönüştürüldüğünü ortaya koyuyor.2
Kamplara kimin alınacağı ve kampa götürülmenin net kriterleri hakkında açık bildiri yayınlanmamıştır. 2018 senesi Ağustos ayında BM, Doğu Türkistan’da bir milyondan fazla Müslüman’ınn toplama kamplarında tutulduğunu açıkladı. Toplama kampına götürülme gerekçeleri ise şu şekilde:
Başka birine ‘günah işleme’ demek, sahurda/imsak vaktinden önce yiyecek yemek, içki içmemek, yetkililerin evinde yemek yemesine, konaklamasına, yatağında yatmasına izin vermemek, anne babası vefat ettiğinde yas tutmak üzüntülü olmak, Çin bayrağı önünde başı örtülü olmak, 45 yaşından küçükken başörtüsü takmış olmak, camilere ve mescitlere gitmiş olmak, dua etmek, oruç tutmak, dini vaaz dinlemiş olmak, üzerinde Arap harfli bir gömlek giymek, sakal bırakmak, dini çağrıştıran kıyafetler giymek, ölülerini İslami usûlde defnetmek.3
Bu gibi yasaklara baktığımızda Doğu Türkistan’da İslam’ı yaşamanın ne kadar zor bir hal aldığını görmüş oluyoruz. Doğu Türkistan’da aslında “Müslüman olmanın yasaklandığını!” anlıyoruz. “Âmin” kelimesi dahi yasak listesine girdirilmiş durumdadır. Aslında her türlü İslami ibare toplama kampına giriş belgesi niteliğinde…
Çin rejimi, asimilasyon politikasının bir parçası olarak, akrabaları hapsedildiği için ailesiz, dayanağı kalmamış bazı Uygur kızları ve kadınları çeşitli tehditler altında Çinlilerle evlenmeye zorlarken, insanları bulabiliyorsa kendisi iş bulup çalışmaya veya hükümetin belirlediği alanlarda ucuz iş gücü olarak (köle) çalışmaya zorluyor.4 Ebeveynler eğitim kamplarında tutsak edilirken çocukların da farklı merkezi okullarda eğitime/endoktrinasyona zorlandıkları anlaşılmaktadır. The New York Times gazetesinin Doğu Türkistan’da çocukların durumuna dair Çinli yetkililerin açıklamaları ile gerçek hayat deneyimlerini karşılaştırmalı bir biçimde ele aldığı 2020 yılındaki haberine göre Çinli yetkililer Doğu Türkistanlı çocukların merkezi okullarda eğitim aldıklarını iddia etmektedir. Ancak bu Çinli yetkililerin gerçeğin üstünü örtmek için kullandıkları bir ifadedir. Gerçekte yetkililerin, merkezi okul diye ifade ettiği yerler yaygın endoktrinasyon kamplarından başka bir yer değildir. Çinli yetkililer çocukların ebeveynlerinin kamplara gönderildiğini kabul etmekte, bu durumu “Üç Güç” kavramıyla meşrulaştırmakta ve ideolojize etmektedir. Buna göre, terörizm, ayrılıkçılık ve dini aşırıcılık biçimindeki “Üç Güç” tutsak edilen insanları tesiri altında bulundurmaktadır. İnanç özgürlüğünün olağan görünümleri olan sakal uzatma ve günde beş vakit namaz kılma gibi davranışları Çinli yetkililerin aşırıcılık diye tanımladığı görülmektedir. Söz konusu baskı ve asimilasyon politikaları kamplardan ibaret değildir. Bölgede çocukların Müslüman geleneğe uygun isimler almaları ve sünnet gibi kimi dini ve geleneksel pratikler yasaklanmış bulunmaktadır.5
Çin’in gelişmiş teknolojik uygulamalarla yönettiği toplama kamplarında hayatını kaybeden Uygur Müslümanların organları, ailelerinin haberi olmaksızın satılıyor. Kamplardaki Müslümanlarının önemli bir kısmı domuz eti yemediği ve alkol almadığı için organları, Ortadoğu ülkelerine “helal” vurgusuyla pazarlanıyor. Çin hükumeti, bu vahşeti gizlemek için, hayatını kaybeden Uygur Müslümanlarının yüzünü sadece birinci derecede akrabalarına gösteriyor. İslami bir cenaze töreninden önce, ölen kişinin cesedinin yıkanması gerekiyor ancak buna da izin verilmiyor.6
Tüm bu anlatılanlar zulüm ve soykırım kıskacı altında olan Doğu Türkistan da halâ devam etmektedir. Türklerin İslam'la ilk kez tanıştığı ve sayısız ilim ve fikir adamının yetişmiş olduğu bu coğrafya ümmetin sessizliği ve tepkisizliği ile yetim bırakılmıştır.
Müfessir Seyyid Kutub’un dediği gibi “Dünyanın her yerinde zulüm altında inleyen mazlum halkların çığlıkları İslam'ın bu insanların yegâne umudu olduğu gerçeğini her geçen gün daha da açığa koymaktadır...” Aynı zamanda “Bir zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun” ihtarınca Doğu Türkistan’daki sessiz çığlıklara ses olmaya, zulüm Çin seddini asmış olsa da Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerimizin yanında olup onların sesi olmaya devam edeceğiz...
- Doğu Türkistan'da Çin Toplama Kampları Raporu
- https://www.furkanhaber.net/cin-dogu-turkistandaki-toplama-kamplarini-cezaevlerine-donusturuyor.html
- Doğu Türkistan'da Çin Toplama Kampları Raporu
- https://turkistanpress.com/page/uygur-kizlari-cinlilerle-zorla-evlendiriliyor/3197
- Doğu Türkistan Çocuk Raporu
- https://furkannews.com/cin-uygurlarin-helal-organlarini-araplara-pazarliyor/