Kıymetli okurlarımız, bu ay Ebu’l Hasan en-Nedvi’nin “Dünya Kültür ve Medeniyetine İslam’ın Etkileri” adlı eserini sizlerle buluşturuyoruz.
Dünya medeniyetleri üzerinde gerçekleşen her devrime bir süre tayin edilmesi ve o devrimin tarihe mâl olan etkisinin ne kadar kuvvetli veya zayıf olduğu geçmişte olduğu gibi bugün de çeşitli metaforlarla ortaya konulmaktadır. Dünya tarihini yorumlarken kendi yaşadığımız dönem içerisine sıkışıp, bu şekilde bakmak bir eksiklik olmakla beraber yanlış çıkarımları da beraberinde getirecektir. Örneğin tüm dünyanın liderliğini üstlenen ve bunu kabullendiren Batı dünyasının, ulaştığı ve geldiği seviyenin kaynağını kendi birikimlerinden aldığı yanılgısı gibi…
Ebu’l Hasan en-Nedvi, alanında uzmanlaştığı çalışmalarla İslamiyet öncesi dönemle birlikte İslamiyet dönemi ve İslamiyet sonrası dönem tarihlerini detaylı bir şekilde, kaynak çeşitliliğiyle birden fazla eserinde kaleme almış, bu yönde çalışmalar ortaya koymuştur. Yazarın esasen İslam âlemince tanınmasına yol açan, içeriğindeki konuları araştırmalarına göre birkaç kez yenileyerek detaylı ele aldığı ve içerisinde bilgi aktarımıyla birlikte İslam dünyasında bir bilinç oluşturma yönelimlerinin net olarak görüldüğü 'Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti?' kitabı olmuştur. Yazarın en çok ses getiren bu kitabında bahsettiği bazı konulara aynı şekilde Dünya Kültür ve Medeniyetine İslam’ın Etkileri kitabında da temas etmiş ve farklı olarak dünya kültür ve medeniyetine İslam’ın her alanda nasıl ve ne şekilde katkılarının olduğu, bunu nasıl başardığını, nelere bağlı olarak bir etki meydana getirdiğini öz bir biçimde aktarmıştır. İslam Medeniyetine ve bu medeniyetin dinamiklerine haiz olan yazarımız şu sözlerle başlıyor eserine: “Biz burada İslam’ın insanlığa yaptığı ilk önemli bağışını ve Hz. Muhammed’in medeniyet dünyasına muhteşem ikramını anlatacağız. Bu bağış, bu ikram öyle muhteşem bir iyilik ve ikramdır ki; insanlığın daha önce ulaşamadığı, kıyamete kadar da erişemeyeceği, toplumları değiştiren benzeri görülmeyen içi hayat ve aktivite dolu, batıl inançların kökünü kazıyan, asılsız yanlış tanrı inançlarını silip süpüren benzersiz bir bağış ve ihsandır.”
Dünya Kültür ve Medeniyetine İslam’ın Etkileri kitabına, Allah katında tek din olan İslam’ın meydana getirdiği etki ve Rasulullah’ın bağlı kaldığı metot ile yaptığı muazzam devrimi ve tarih içerisindeki akışındaki büyük dönüşümleri kavramak için önbilgi niteliğinde bilinmesi elzem olan konuları ele alarak devam etmektedir. İslam’ın ve değerlerinin insan ve toplumlar üzerindeki etkisini ve tesir gücünü anlamak, bu değerlerin geldiği dönem şart ve koşullarını birçok yönden bilmeyi gerektirmektedir. Bununla birlikte Tevhid’in gündeme geldiği koşullarda, dünyadaki inanç durumu, insana ve özel olarak kadına verilen değer unsuru, mevcut sosyal ilişkiler, sürdürülen gelenek ve kültürel değerleri de iyi tanımak gerekiyor. İşte bu hacmi küçük fakat muhtevası geniş olan kitabımızda yazar, konunun cevherini, özünü farklı alanlara giriş yapmadan okuyucuyu yormayacak, konuları okunduğunda anlaşılacak biçimde net bir şekilde aktarmış ve Müslüman-Müslüman olmayan önemli bilim insanlarının açıklama ve itiraflarını da alıntılayarak savlarını kuvvetlendirmiş, içeriğini zenginleştirmiştir. Kitabın en önemli özelliklerinden biri de iddiasını kanıtlamak için karşılaştırma metodunu izleyerek hakikatleri gözler önüne sermesi olmuştur. Eski Mısır, Hindistan, Çin, İngiltere gibi ülkelerin dönem içerisindeki mevcut kültürlerinden örnekler vererek İslam’ın bu ve diğer ülke kültürleriyle girdiği ilişkiler sonucu ne gibi etkileri olduğunu ele almıştır.
Kitabın sayfalarında ilerledikçe ve dünyada hâkim olan medeniyet ve kültürlerin karanlık esintilerini gördükçe, Allah’ın insanlığa sunduğu en büyük lütfunun bir medeniyet göndermesi, insanı bu konuda kendi haline bırakmaması ve insanı hürriyetine kavuşturan bir din olduğu gerçeğini bir kez daha anımsıyorsunuz… Yazar, İslam'ın insanlığa sunduğu lütuf ve etkilerinden bahsederken İslam Medeniyetini gerçek bir medeniyet kılan unsurlarını şu şekilde sıralamaktadır:
1) Net ve apaçık şekilde sunulan Tevhid inancı
2) İnsanların birliği ve eşitliği
3) İnsanın şerefli ve muhteşem bir varlık olması
4) Kadının itibar ve haklarının tanınması
5) Umutsuzluk yerine umut ve kendine güven
6) Din ile dünyanın birleştirilmesi
7) Din ile bilim arasındaki uyum
8) Akıldan yararlanma
9) Ümmetin örnekliği ve rehberliği
10) Evrensel inanç ve medeniyet birliği
Yazarımız her ne kadar insanlık medeniyetinde İslam'ın etkilerini belirlemenin ve bunun ne kadar, ne ölçüde olduğuna dair bir sınır çizmenin imkânsızlığını itiraf etse de; İslam’ın dünya üzerinde meydana getirdiği muazzam etkiden ve hayran olunası yaşanmış bir medeniyet tasavvurundan başarıyla bahsetmiştir. Ardından Müslümanların bunu kaybetmesi üzerinde sosyolojik bir çıkarımda bulunarak şu sözleri sarf etmiştir:“Milletler ne zaman sorumluluklarını ve görev yerlerini terk edip rahat bir hayat yaşamak için köşelerine çekilirlerse tarih sayfasının eski bir hikâyesi haline gelirler ve zamanla unutulup giderler. O halde; Muhammed ümmeti silkelenip ayağa kalkmalı, yeni baştan İslam'a çağrı, medeniyete hizmet ve insanlığı yönlendirmenin hararetli yolculuğuna devam etmelidir.”1
Eserin belki de en can alıcı noktalarından diyebileceğimiz kısmı, Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in eliyle yüzyıllar süren uzun bir sessizlikten sonra ve her tarafı sarmış olan zifiri bir karanlık dönemde, devrim yaratan ve bu gidişatın yönünü değiştiren, akılları hayretler içinde bırakan Kur’an’ın mesajlarına yer verilmesi olmuştur. Kitabın konu edindiği unsurlar göz önüne alındığında çok kıymetli olan bu eseri tüm Müslümanlar, sosyal bilimciler, ilahiyatçılar ve özellikle tarih, sosyoloji ve etnografya ile alakadar olan bireylerin büyük bir titizlikle okuması gerektiği kanaatine varmaktayız.
Tarihin sayfalarından çıkıp içinde yaşadığımız ve yarına tarih olacak bugünümüze gelirsek, tüm okuduklarımızdan, öğrendiklerimizden ve öğrettikçe mutmain olduklarımızdan, sünnetullahtan bildiğimiz bir şey var ki; gerçekleşmesi istenen her ne ise evvela insanların ruhlarında gerçekleşmek zorundadır. Bu ise ancak eğitimle mümkündür. Sınıflaşmalara, ırkın üstünlüğü kavgasına, kutuplaşmalara son verme ve farklılıklarıyla bir arada olma erdemine başka türlü bir metotla erişemeyecektik, tıpkı bağlı kaldıkları esaslarla tüm dünyayı sarsan, etkisi altına almayı başaran o ilk güzide nesil gibi. Bunu ise zulme rıza göstermeden, boyun eğmeden, zalime itaat içinde olmadan, değerlerinden taviz vermeden ve saldırgan olmadan ilerleyenler ancak gerçekleştirebilecekti. Cesur, merhametli, şefkatli, tavizsiz ve onurlu bir duruş sergileyen eğitimli öncü nesillerle…
- Dünya Kültür ve Medeniyetine İslam’ın Etkileri, Syf: 83