Esmâ’ül Hüsnâ

El-Hafîz

Paylaş:

Hafîz ismi Allah Azze ve Celle’nin kâinatı yönettiğini ifade eden kevnî isimlerindendir. Herhangi bir şeyi korumak, görüp gözetmek, ezberlemek, ihmalkâr ve gafil davranmayıp uyanık bulunmak anlamındaki “Hıfz” mastarından isimdir. “Hâfız” kelimesine nispetle mübalağa ve süreklilik ifade eder. Âlimler bu ismin Allah Azze ve Celle için “koruma” anlamında kullanıldığını belirtmişlerdir. Bunun yanında diğer anlamların da Allah Azze ve Celle için söz konusu olduğunu belirtenler vardır. Bazı alimler “koruma” anlamıyla beraber “bilen” anlamının da muhtemel olduğunu,1 “Allah Azze ve Celle katında hiçbir şeyin gizli kalmadığı” anlamında olduğunu2 da söylemişlerdir.

                Söz konusu olan ve “Hâfız” isimlerini, âlimlerin anlamlandırmaları dikkate alındığında şu üç grupta mütalaa etmek mümkün olabilir:

  1. Kâinata düzen koyup sürdüren. Yani düzenin sürmesi için kuralları koyarak bunu sağlayan ve kâinatı koruyan.
  2. İnsanları değişik tehlikelere karşı koruyan, niyetlerini ve sırlarını bilen, insanların amellerini kaybolmaktan meleklere tescil ettirerek koruyan, dostlarını koruyan.
  3. Kur’an-ı Kerim’i unutulmaktan, tahriften ve ihmalden koruyan.

                Allah Azze ve Celle’nin El-Hafîz isminin tecellilerini kâinatta ve insan üzerinde her zaman görebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de Allah Azze ve Celle’nin yerleri ve gökleri korumakla birlikte, insanlarla meskûn olan dünyayı görünür - görünmez zararlardan koruduğunu belirten ayetler vardır. Dünyanın eğimi, izlediği yörüngesi, güneşe olan uzaklığı, gezegenlerin ve yıldızların uzaydaki konumu, çarpışmadan sürekli hareket etmeleri belli bir ölçü ve uyuma göre tespit edilmiştir. Bu uyum; canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirmesine olanak sağlar ve onları korur.

                Allah Azze ve Celle insanların tüm yaptıklarını, söylediklerini meleklerine kaydettirir. Bu şekilde insan her an gözetim altında tutulur ve Allah’tan hiçbir şeyi gizlemek mümkün olmaz. Böylece amel defterlerinin varlığı da Rabbimizin El-Hafîz isminin tecellisidir.

                Bela ve musibetler ancak Allah Azze ve Celle’nin izni ve yaratması ile insanlara ulaşır. Sadece deprem, yangın, sel gibi doğal afetler değil, insanlardan da gelebilecek her türlü zarar – ziyan da ancak Allah Azze ve Celle’nin izni ve yaratması ile meydana gelir. Allah Azze ve Celle bela ve musibet konusunda kendisine el açıp sığınan kullarını korur. Hadis-i Şeriflerde geçtiği üzere başa gelebilecek bela ve musibetler dua ile üzerimizden kalkabilir; ayrıca sadaka da bela ve musibeti def edebilir. Kula musibet gelmesinin bir sebebi; kulun azması, günahlarını bilmek istememesi, günahlarına tevbe etmemesi, hatalarını düzeltmemesidir. Onun için insanların Allah’ın El-Hafîz ismine sığınmadan önce hallerini düzeltmeleri gerekir. Bela ve musibet başa gelmeden önce Allah Azze ve Celle’ye sığınmak insana büyük yarar sağlar. Bunun için de insanların günahlarına tevbe edip kendilerini düzeltmeleri, hatalarını telafi etmeleri gerekir.

                Kur’an-ı Kerim’de; “Hiç şüphe yok ki Kur’an’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız”3 buyruluyor. 1400 yıl geçmesine rağmen Kur’an-ı Kerîm’in günümüze kadar bozulmadan gelmesi de yine Allah’ın El-Hafîz sıfatının gereğidir.

                Rabbim bizleri El-Hafîz “Kendisine sığınanları koruyan, saklayan” isminin hürmetine bela ve musibetlere karşı korusun.  (Amin)

1) Ebulhasen, Eşarî, F.Razî

2) Maturidî

3) Hicr, 9